2 Temmuz 2009 Perşembe

yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim, incinirsin...

Dünden beri dolandı dilime. Hem dinliyorum hem de sürekli söyleyip duruyorum. Güzel bir Özdemir Asaf şiiri olmakla beraber güzel bir Feridun Düzağaç şarkısı benim için.

Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.
Günün enzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.

Sana gitme demeyeceğim.
Ama gitme Lavinia.
Adını gizleyeceğim,
Sen de bilme Lavinia

Tüm duygusal selim bir anda sönüverdi. Ne diyeyim ben bu gençliğe heee! Benim ki de komik bir yakarış oldu ama neyse. Sürekli olarak tuhaf tuhaf şeyler duymak beni soğutuyor ilişkilerden. Kuzum kimse demesin bana niye bir sevgilin yok diye? Zaten böyle salak soru mu olur ya, kendimi bir başkasına sorarken hayal ettim de görüntü dehşet vericiydi. Ama öyle gerçekten! Saçma sapan yaşam formları, bayık ilişkiler. "Seviyorum işte" deyip erkeğin yoyosu olan kızlar yada tam tersi kızın yoyosu olan erkekler. Gelemem ben böyle bayık şeylere. Birde tanımadan etmeden "seni seviyorum" deme cürretini gösterenler var ki tam bi' felaket. Bak aklıma bilimsel bir şey geldi sırf kadın-erkek ilişkilerine bakılarak bile zeka tespiti yapılabilir. Bunu ileride denemeliyim, hatta abartıp ilişkilerde davranış şekilllerinin hangi genlere dayandığını bulmalıyım. O zaman gözüm açık ölebilirim. Zaten benim sonum belli, 30 yaşımda Güney Afrika, insandan önce hayvanları incelemeliyim sonrasındaysa insanların genlerinde kaybolup(tabii zamanla anlayacağım umarım biz insanlardan bir şey olamayacağını) ayrıca saçlarımı halen uzatma derdinden bıkıp usanmadan ölürüm büyük bir olasılıkla. Zaten fazla yaşayacağımı da düşünmemekteyim. He birde uzun süredir görmediğim dostlarıma önce saçlarım uzamış mı diye sorar onlarda "evet epey uzamış" deyincede "yok ya uzamıyorlar" diye yakınırım. Saçımla bir zorum var ama anlayamadım. Nerde kalmıştık saçma sapan ilişkiler mi demiştik. Iyş! O konuyu kapatalım. Anlatmaya değmez "seni aldattım kamuran." "olsun ben seni yine de seviyorum" tarzı ilişkiler. Nereden açıldı bu konu uyuz oldum şimdi. Ben ne güzel mutlu mesut yaşacaktım duygusal selimi. Bu arada Lavinia kim söyleyeyim mi? Gerçke adı Mevhibe Beyat'mış. Güzel gülüşlü bir bayanmış ve Lavinia şiiri ona bu şekilde bir yorum getirdi

"Bir erkeğin günün en güzel saatlerini, gün batımından sonrasını geçirmek istediği kadındı, gitmesin, hep kalsın istenendi Lavinia. İnceydi, kırılgandı, küçücük bir esintide bile üşürdü, onu korumak, kollamak, bir ceketi usulca omuzlarına sarmak gerekirdi. Öyle nazlıydı ki, güzel yalanlarla geçirmek isterdi ömrünü... Yalanların insanı en sert hakikatlerden bile daha çok inciteceğini unutarak... Büyük bir sırdı. Adı gizlenen ama unutulmayan. Erkeğin ve şairin sırrı."


Dün gece yavru bir kedi vardı anneannemlerin bahçesinde. Yanlış bir kapıdan içeri girdi ve kucağıma alıp annesinin yanına götürmek istedim onu. Annesi ortalıkta yoktu. Sevip, okşadım biraz sonra yere bıraktım ve dönüp uzaklaşmaya başladım. Peşimden geliyordu küçücük patileriyle. Zıplaya zıplaya takip ediyordu beni kıyamadım tekrar kucağıma aldım. Annem "geri götür annesi arar" dedi. Biliyordum annesinin arayacağını ama o benimle gelmek istiyordu. Ne yapmalıydım? Tekrar götürdüm bahçeye bıraktım bir köşeye tam arkamı döndüm başladı tekrar koşmaya peşim sıra umarsızca. O kadar sevimli gözüküyordu ki tekrar aldım kucağıma ve anne ben bunu götürüyorum dedim. Annem de "iyi bari süt falan veririz" dedi. Babam elimde kediyi görünce "çabuk götür onu geri annesi merak eder" dedi. Sinir olmuştum merak etse başında dururdu. (duygusal anlar yaşadığımda mantıklı düşünememde) Tekrar geri götürdüm bahçeye ama o kadar mutluydu ki kucağımda, patisini patisinin üzerine atmış keyif çatıyordu adeta. Bıraktım. Yine arkamdan gelmeye başladı zıplaya zıplaya... Annem gülüyordu uzaktan "çok sevimli" diyordu. Ben bir an ümitlendim götürebilirim sandım ama babam "daha hızlı yürü" dedi. Ben hızlanınca yetişemedi ardımda kaldı. O esnada annesi geldi yanına ve patisiyle başından kavradı benim kedimi. (sahiplendim evet bi' şey mi dedin?) Ah be Joshua sana da çok tanıdık gelmedi mi bu hikaye?

Sonra bütün gece kediyi düşündüm. Şimdi tekrar gitsem bıraktığım yerde midir ki? Bir iki fotoğrafını çekerim belki. Gündüz gözüyle sevmeliyim birde. O zaman her şey daha bi' netleşir...





6 yorum:

  1. Eet duygusal bir bunalımın dışa yansıması olmuş bu şaheser yenilerini bekliyoruz hoş bir çalışma :)

    YanıtlaSil
  2. hayır ya kargalar yüksekten uçar mı? bu kopyanın farklı bir boyutudur. evet, kızdım :S

    YanıtlaSil
  3. ayrıca adsız kardeşe ayıp oldu birden kargalar yüksekten uçarı görünce. Ne demek istediğimi anladın sen! Duygusal bir bunalım, hım... galiba doğduğumdan beri bunalımdayım. Hayır ben gayet mutlu ve normal bir insanım. Hadi bi' ara atarksa başlayalım :P

    YanıtlaSil
  4. Bu yazıyı sevdim başlığından belli güzel olduğu ;)
    Ecem..

    YanıtlaSil
  5. kargalar yüksekten uçar bendim de :d şifremi unuttum bunla idare etcen artık
    Muzaffer Sezer

    YanıtlaSil